Bir anlamda İslam dairesinin kapısıdır. Onları gönülden söylemeden islamı kabul etmek mümkün değildir. Tevhid birleme, O’nun bir ve tek olduğunu söyleme anlamına gelir...
TEMEL KAVRAMLAR ( KELİME-İ TEVHİD ) Peygamber ( S.A.V ) islamın beş temel üzerine bina edildiğini bunun birincisinin ‘Şehadet’ getirmek olduğunu söylemiştir. (1)
“ Lâ ilâhe illallah” şehadeti, bu diin ilk itikadi rüknüdür. Hayat için eksiksiz bir düzenin ifadesidir.Bu düzen, Allah’tan başkasına fikri ve ameli bakımından ibadet etme boyunduruğundan kurtuluş demektir. Böyle bir kurtuluş herkesin eşit olduğu Salih ve kerim bir toplumun gerçekleştirilmesi yolunda atılan ilk adımdır. (2)
Bir anlamda İslam dairesinin kapısıdır. Onları gönülden söylemeden islamı kabul etmek mümkün değildir. Tevhid birleme, O’nun bir ve tek olduğunu söyleme anlamına gelir. İslam “Tevhid” dinidir. Tek Allah inancına dayanır. Evreni ve içindekileri o yaratmıştır. İlahlığında ve Rabliğinde ortağı yoktur. Sonsuz güç ve kudret sahibidir. Dünyadaki ve içindeki her şeyin idare ediciside O’dur. Hüküm ve mülk her şey O’nundur. Lâ ilâhe illallah diyerek bu gibi özellikleri kabul etmiş oluruz. Bu cümle imanla küfür arasında kesin bir çizgidir. Bu cümleyle doğruluğunu tasdik edenin dünyadaki yaşayış biçimi; konumu, hangi ahlak üzerine olduğunu ve hangi dinin ilkelerine uyup hangi anlayış doğrultusunda yaşayacağını belli eder. (3)
Bir kelime söyleniyor. Meleklerin saltanatları sarsılıyordu. Bu cümleyle rahat rahatsız oluyorlar. Bu cümleyi söyleyen herkesi düşman biliyorlardı. Peki neden ? Çünkü tevhid kelimesini söyleyen herkes bütün ilahları bütün put düzenlerini, sistemlerini ve bunların adına uydurulmuş bütün kanunları ve ananeleri benim ilahım Allah (c.c) yalnızca kanun koyucum O’dur. Ondan başka ilah yoktur. Hüküm yalnızca ona aittir. Demenin imzasını atıyordu la ilâhe illâllâh diyerek.
Kelime-i Tevhid’in ikinci kısmı, H.z Muhammed ( S.A.V)’in Allah’ın (c.c) resulü ( elçisi ) olduğunu kabul etmektir. Bu kabul ediş veya inanma, Allah’tan başka ilah olmadığını kabul etmenin tamamlayıcısıdır.Kendinden başka ilah olmayan alemlerin Rabbi Allah (c.c), kendine ait haberleri, varlığının delilerini ve ayetlerini bir elçi aracılığıyla insanlara duyurur. O, yarattığı bütün insanların kendi Rabliğini bilmelerini ve yalnızca kendisine kulluk etmelerini istemektedir. Bunu da insanlar arasında seçtiği elçilerde onlara bildirmektedir. Tevhid kelimesini söyleyen bir kimse (S.A.V)’in din olarak öğrettiği, anlattığı ve yaşadığı herşeyi kabul eder. Bu esaslara itiraz etmez, o esaslara uygun olarak yaşamaya söz verir. Tevhid kelimesi H.z Muhammed’in peygamberliğini ve O’nun tebliğ ettiği şeriat esaslarını da kapsar. “ Ben H.z Muhammed’i Allah’ın son elçisi olarak kabul ediyorum demek, O’nunla gelen dini ve bu Din’e ait bütün ilkeleri ve esasları kabul ediyorum hayatımı bu ilkelere göre yaşamaya çalışacağım demektir.
İnsandaki ruh ise İslam’da lâ ilâhe illallah O’dur. İnsan bedeninde ruh görnmez, ama onu canlı tutar, ayakta olmasını sağlar. Ruh ucup gidince insan ölü haline ( ceset şekline ) döner. Lâ ilahe illallah İslam bedenini ayakta tutan şeydir. O olmayınca beden ölü gibidir. Bütün inanmayanlar bu anlamda ruhsuz ceset gibidirler. Ne zaman lâ ilahe illallah’ı kabul ederlerse cesetlerine hayat gelir. Onlara ruh üflenmiş gibi dirilirler. Hatalar ve unutkanlıklar yüzünden ölü gibi olan beden lâ ilahe illallah diyerek dini tutulur. (4)
“ Lâ ilahe illallah diyerek imanınızı yenileyiniz.”
Biz eğer, bedeni köle olduğu halde ruhu hür olan Bilal-i Habeşi ( r.a ) gibi onca eziyete rağmen “EHAD” diyebilseydik doğmuş ve doğrulmuş kâfirler bize birşey yapamazdı. Savaşta yenilmeyen, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan “Samed” olan Allah’a tam bir teslimiyet içerisinde olsaydık. Bilal ( r.a ) gibi, işte o zaman içimizdeki Mekke’yi ve Kâbe’yi feth edip dışarıdaki ebreheleri ve putçuları bertaraf ederdik. O zaman bizde Bilal ( r.a ) gibi Kâbe’nin üzerine çıkıp Allah’tan başka ilah olmadığını (S.A.V)’in O’nun kulu ve Resulü olduğunu haykırıp, Allah’ın büyüklüğünü haykırırdık. Bunları gönül Kâbesinde yapamayınca ancak Bilal (r.a)’nın hayatındaki ilk bölümü yaşamaktan öteye gidemiyoruz. Keşke bu yaşantıyıda yerine getirebilseydik. Yaşanılan teh sahne ezilmişlik ve acziyet sahnesi gerisi yok. Bilali Habeşi Hazretlerinin ezilmişliğini yaşıyoruz ama direncini gösteremiyoruz. (5)
Nezamanki lâ ilâhe illallah kelimesini ve altında yatan gerçekleri kabul edip altına imza atarak kavrayıp ve direnerek lâ ilâhe illallah diyip diri kalabilirsek Allah’ın izniyle kurtuluşa erebiliriz.
KAYNAKLAR
1-) Müslim, iman / 22. Hadi. No:16,1/145
2-) Seyyid Kurub ( İslam’da Sosyal Adalet )
3-) Hüseyin k.ece ( İslam’ın Temek Kavramları )
4-) Hüseyin k.ece ( İslam’ın Temek Kavramları )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder